
Mimar ve Akademisyen Prof. Doğan Kuban, ‘İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir’ adlı kitabında şöyle diyor: “Çok yinelenmiş bir gerçek var: İstanbul’un dünya statüsü, tarihin armağanıdır. Bir Grek koloni kentinin üç büyük imparatorluğun başkenti olması tarihte eşi olmayan bir olgudur.”
Evet, bu kadim şehir geçmişten bu yana Roma, Bizans ve Osmanlının gözdesi olmuş, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmasa da tarihten devraldığı refleksle; finansal, kültürel başkent tahtına oturmuş ve cazibe merkezi olmayı sürdürmüştür. İstanbul, geçirdiği onca evrime, doğasına ve kültürüne yapılan hoyratça muameleye, hele ki modern zamanlarda yataydan dikeye bir çehre kazanmasına rağmen her şeyiyle hâlâ ve hâlâ çok güzeldir.
Doğuyla batıyı bağlayan bu eşsiz köprü; eskiyle yeninin, doğuyla batının, yeşille mavinin, görkemle yoksulluğun, dinginlikle kaosun da buluşma noktasıdır. Gelip geçmiş onlarca kültürün mutfağının, müziğinin mimarisinin kaynaştığı, 24 saat yaşayan, kendi kuralları olan bir küçük ülkedir burası. Küçük dediğime bakmayın, bizlerin “Taşı toprağı altındır” diye övdüğü bu şehir, yaklaşık 20 milyonluk bir insan seline ev sahipliği yapar.
İstanbul’a 4-5 gün için gelen bir misafir ne yapmalı? Bu kadar büyük bir şehirde “görmeden dönmeyin” seçkisi yapmak çok zor oldu. Anadolu yakasını yani şehrin diğer yakasını hiç hesaba katmadım. Yine toplantı merkezine uzak, ulaşımda zorluk çekebileceğiniz semtleri istemeyerek de eledim. Şehir rehberlerinde olan bazı “must” öneriler bu yazıda yok, yerlerine sevebileceğinizi tahmin ettiğim, günü bölmeden gezebileceğiniz semtleri, mekânları ekledim. Bizde bir deyimdir: “Başka İstanbul yok!”, tadını çıkarın…
Bu yazıyı okurken dinleyin:
Brooklyn Funk Essentials & Laço Tayfa / In the Buzzbag
Ünlü grubun geleneksel Türk müziğinin sıkı gruplarından Laço Tayfa ile yaptığı bu albüm tam bir İstanbul. Bu şehir bir müzik olsa işte bu albüm olurdu. https://open.spotify.com/album/4vuTF0lJOhkaMJk1T81fqU?si=E-nVvyZNRRqSd6-jnJ68qw
SULTANAHMET VE CİVARI
İstanbul’da gezmek için otelinizden tek bir yere ayrılabilecekseniz size gönül rahatlığıyla Sultanahmet’e gelmenizi söyleyebilirim. Bu bölge, Topkapı Sarayı, Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii, Kapalıçarşı, Dikilitaş, Yılanlı Sütun, Türk-İslam Eserleri Müzesi, Aya İrini Müzesi gibi birbirinden değerli yapıyı barındıran; geçmişin izlerini sürüp yeni Türkiye’yi yaşayacağınız hareketli, çok özel bir semttir.
Kapalıçarşı:
Listemiz turistlerin de bizlerin de çok sevdiği bu büyülü çarşıdan başlıyor. Adına şiir bile yazılmış; deri, mücevher, halı-kilim, aksesuar, hediyelik eşya cenneti bu dev yapı için bakınız Wikipedia ne diyor: “Dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılarından biri. Kapalıçarşı’da yaklaşık 4.000 dükkân bulunmaktadır ve bu dükkânlarda toplam çalışan sayısı yaklaşık 25.000’dir. Gün içerisindeki en yoğun zamanlarında içinde 500.000’e yakın insan barındırdığı söylenir. Yılda 91 milyon turisti ağırlayan çarşı, dünyanın en fazla ziyaret edilen turistik mekanıdır. Sinemacıların da pek sevdiği Kapalıçarşı’da en son 2012 yılında James Bond filminin Skyfall serisi çekimleri de yapıldı, çatısındaki heyecanlı takip sahneleri unutulmazdı. Kapalıçarşı ve etrafı, gez gez bitiremeyeceğiniz en azından yarım gün ayırmanız gereken bir yer. Çarşı içindeki Fes Kafe’de bir Türk kahvesi içmeden oradan ayrılmayın.
Sultanahmet Camii:
Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından yaptırılmış, 1617’de ibadete açılmış bu camii, mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği, kubbe içleri mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca “Mavi Camii (Blue Mosque)” olarak adlandırılmış. İçindeki İznik çinileri ve dönemin ilk 6 minareli yapısı olarak görülmeye değer.
Ayasofya Camii:
Yakın zamanda camii olarak ibadete açılan Ayasofya, uzun yıllar müze olarak ziyaret edildi. Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yaptırmış olduğu en büyük kilise olan Ayasofya, aynı yerde üç kez inşa edildi. Doğu Roma İmparatorluğu boyunca hükümdarların taç giydiği, başkentin en büyük kilisesi olarak katedral işlevi gören yapı, İmparator Justinianus tarafından yaptırılmış ve 537 yılında ibadete açılmıştı. 6. yüzyıldan günümüze ulaşan mekân, dörtgen plan üzerine oturtulmuş dairesel kubbesiyle, ‘Kubbeli Bazilika’ tarzında yapılmış ilk bina kabul ediliyor. Ayasofya, 1985 yılında, UNESCO Dünya Mirası listesine alındı.
Yerebatan Sarnıcı (Sarayı):
Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendiriliyor. Toplam 9.800 m2 alanı kaplayan sarnıç, yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahip dev bir yapı. İçerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun var. İçinde kaide olarak kullanılan, Roma dönemine ait iki Medusa Başı da çok ilgi görmekte.
* Bu satırların yazıldığı tarihte, restorasyon çalışmalarından dolayı kapalı olan mekânın toplantı tarihine kadar açılması bekleniyor, siz yine de google’da check etmeden gitmeyin.
Topkapı Sarayı:
Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş olan Topkapı Sarayı’nın yapımına Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sonrasında başlanmış ve eklemelerle genişletilmiş.
31. padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi; padişahların da evi olarak kullanılmış bu ikonik yapı, şehrin en güzel manzaralarından birine de ev sahipliği yapmakta. Birçok avlu, bahçe, iç içe örülmüş binalardan oluşan Saray, imparatorluk hazineleri, padişahların taht, mücevher ve kıyafetlerinin sergilendiği bölümleriyle de ilgi topluyor. Sarayın hemen yanında yer alan Darphane-i Amire’deki Tarih Müzesi ve son derece zengin bir koleksiyon içeren Arkeoloji Müzesi de görülmeye değer. Saray gezinizi tamamlayıp Marmara denizine doğru inecek olursanız, Ahırkapı’da İstanbul’un en iyi balık lokantalarından olan Balıkçı Sabahattin ya da Girit mezeleriyle ünlü Giritli Restoran’da güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Mısır Çarşısı:
Kapalıçarşı’nın daha çok yiyecek içecek versiyonu olan bu çarşı, 1664 yılında, aslında yapımı süren yanı başındaki Yeni Cami’ye gelir getirmek amaçlı yapılmış. Hediyelik baharat, şekerleme, porselen, deri ürünler alabileceğiniz bu çarşının etrafında aklınızı başınızdan alacak birçok geleneksel çarşı pazar var. Sadece isimlerini yazıyorum Tahtakale (Mercan Yokuşu), Eminönü Çiçek Pazarı ve Bakırcılar Çarşısı. Aşırı alışveriş yapma tehlikesi taşıyan bu çarşı ve civarına gidiş dönüş için araç ayarlarsanız rahat edersiniz.
Haliç:
Altın boynuz olarak isimlendirilen bu doğal liman aslında Byzantion’un ilk kurulduğu yer. Haliç boyunca İstanbul’un en eski semtlerini görmek mümkün. Gezinize Zeyrek semtinde başlayıp Zeyrek Camii ya da Osmanlı döneminde Ortodoksların ana kilisesi olan Pantokrator İsa Kilisesi’ni ziyaret edip ardından Cibali’de eski tütün fabrikası restore edilerek açılan Has Üniversitesi’nin müzesini gezebilirsiniz. Haliç’in derinliklerine doğru ilerlediğinizde kıyı boyunca Bulgarların Demir Kilisesi’ni, küçük iskeleleri, geniş parkları, Fener Rum Patrikhanesi’ni ve Rum Okulu’nu geçip kentin eski Yahudi mahallesi olan Balat’a geleceksiniz. Balat rengarenk boyanmış evleri, küçük kafeleri, ilginç dükkanları ve antikacıları ile “iyi ki geldim” diyeceğiniz bir bölgedir. Kıyıda yer alan Sahil Lokantası kentin en güzel ve özgün balıkçılarındandır. Daha ileride Müslüman İstanbul’un en kutsal semti olan Eyüp ve Eyüp Sultan Camii yer alıyor. Geniş mezarlıkları, türbeleri enfes bir manzarası olan Piyer Loti Kahvesi’nden seyredebilirsiniz. Daha içerlerde, Edirnekapı’ya doğru Tekfur Sarayı ve mozaikleri ile ünlü Kariye Camii yer alıyor. Hemen yanında bulunan ve geleneksel Osmanlı mutfağının en iyi örneklerini sunan Asitane Restoran’da karnınızı doyurabilirsiniz.
Balat’ın karşı kıyısında yer alan MiniaTürk ve Koç Sanayi Müzesi de ilginizi çekebilir. Müze içerisinde yer alan Halat Restoran’da Türk mutfağı, Cafe du Levant’ta ise Fransız mutfağının iyi bir örneğini bulabilirsiniz.
TAKSİM VE CİVARI
Şehrin imzası: İstiklal Caddesi
Türkiye’nin en popüler caddesi kabul edilen 1.4 km’lik cadde, İstanbul’un simge mekanlarından biridir. Şehrin merkezi kabul edilen Taksim bölgesinde yer alır. Bir ucunda Taksim Atatürk Anıtı ve Atatürk Kültür Merkezi, diğer ucunda dünyanın en eski 2. Metrosu bulunan cadde boyunca mağaza, restoran, kafe ve barların yanı sıra Hüseyin Ağa Camii, Saint Antuan Kilisesi, Madame Tussauds Balmumu Müzesi, Narmanlı Han, Atlas Pasajı, Tarihi Mısır Apartmanı, Çiçek Pasajı gibi birçok tarihi-turistik mekan yer alır. Geleneksel Türk Mutfağını temsil eden lokantalar (Hacı Abdullah Lokantası, Sahrap Pera, Lades gibi) gece hayatının vazgeçilmez müzikli eğlencesi fasıl sofrasına oturacağınız Nevizade sokağı, kebap severlerin vazgeçilmezi ocakbaşı mekanları (Zübeyir, Peymane gibi) ve en sevdiğimiz mezelerin sunulduğu meyhaneler (Refik, Asmalı Cavit gibi) İstiklal Caddesi üzerinde ya da civarında bulunur. Bu caddeyi görmeyen bence İstanbul’a gittim dememeli.
Taksim’de yer alan Atatürk Kültür Merkezi, yenilenmiş binası ile görülmeye değer görkemli bir modern yapı. Konser programı uygunsa büyük salonda bir etkinlik dinlemeye çalışın.
Bohem İstanbul: Cihangir
İstanbul’da bohem hayat nasıl yaşanıyor merak ediyorsanız Cihangir’in renkli dünyasına adım atın. Ağırlıklı olarak oyuncuların, yazar, şair, gazetecilerin yaşadığı bu semt; kedileri, kafeleri, antika dükkanları, camii ve müzeleriyle meşhur.
Adını Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Cihangir’den alan semtte tarihi dokusunu koruyan Firuzağa Camii, Çukurcuma Camii, Ömer Ağa Çeşmesi gibi tarihi binaların yanı sıra “Benim Adım Kırmızı” romanı ile Nobel Edebiyat Ödülü kazanan yazarımız Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” kitabıyla aynı adı taşıyan müzesini de gezebilirsiniz.
Çukurcuma adını taşıyan antikacıları ile meşhur semtle birleşen Cihangir’i gezmeye doyamayacaksınız. Bu semt neredeyse 24 saat yaşar. Dinlenmek, karnınızı doyurmak, aperatif bir şeyler içmek için sayısız seçenek sunar. En eskilerden Kaktüs Bar, Susam Bar, Smyrna, deniz manzarası için 5. Kat, bizler gibi ince belli bardakta çay ve Türk kahvesi içmek için Firuzağa Kahvesi tavsiyem. Antika eşya meraklısıysanız Çukurcuma’daki irili ufaklı onlarca antika/vintage mağazası arasında, saatlerin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Şehrin cazibe merkezlerinden biri: Tarihi Pera Palas Oteli
Birçok tarihi isme ev sahipliği yapmış, dekoru, mutfağı, müzesi, etkinlikleri ile şehrin cazibe merkezlerinden biri. Orient Express, Paris-İstanbul seferini yapmaya başladığında trendeki yolcuların İstanbul’da konaklayabilecekleri yüksek standartlara sahip lüks bir otel bulunmadığından hareketle inşa edilmeye başlanmış ve 1892’de tamamlanmış. Otelin konukları arasında ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Mata Hari, Greta Garbo, Alfred Hitchcock, Agatha Christie de var. Sıkça İstanbul’a gelen Christie’nin ünlü “Doğu Ekspresinde Cinayet” romanını Pera Palas’ta yazdığı da rivayetler arasında. Yakın zamanda “Pera Palas’da Gece Yarısı” isimli Netflix dizisinin çekildiği Otel, şu sıralar en popüler günlerini yaşıyor.
Pera Müzesi:
Türkiye’nin en zengin koleksiyonlarından biri olan Oryantalist Resim Koleksiyonu bu müzede. Bence çok ilginizi çekecek eserler bulacaksınız. 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına uzanan bir dönemde, Avrupalı ressamların özellikle Osmanlı dünyasını ve Türkiye coğrafyasını betimleyen eserleri, Osmanlı sanatçılarının süreçten etkilendiği eserler de müzenin sabit koleksiyonda yer alıyor. Osman Hamdi Bey’in yapıtları ve ünlü “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosu da bu sabit serginin bir parçası. Ağırlık ölçülerini ve Kütahya çini ve seramiklerinin bulunduğu diğer iki sabit sergiyi de hazır binaya gelmişken görmeden çıkmayın. Bu Müze Beyoğlu’nun tam kalbinde, Pera Palas Otel’in yanı başında. Güncel program için: https://www.peramuzesi.org.tr/. Çok yakınında yer alan İstanbul Modern, geçici binasında zengin bir modern sanat koleksiyonu sunuyor. https://www.istanbulmodern.org/
Galata:
İstanbul’da geçmişte azınlıkların yaşadığı, Müslüman, Rum Ortodoks, Ermeni (Gregoryen, Katolik, Protestan), Süryani, Keldani, Musevi (Romanyot, Karay, Seferad, Aşkenaz), Arap, Çingene, Arnavut, Fransız, Levanten topluluklarıyla zengin bir dinler, diller mozaiği oluşturmuş en eski semtlerden biri. Antik çağdan bu yana, bir liman bölgesi olarak daima canlı bir ticaret, eğlence merkezi olan Galata’da sinagoglar, Rum, Ermeni ve Aziz Peter gibi Gürcü kiliseleri, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, Salt Galata Sanat Galerisi, Komondo Merdiveni semtin ilgi çeken noktaları arasında. İstanbul’un fethi öncesinden kalan tek gotik kilise olan ve İstanbul’daki ilk cami kimliğini taşıyan, Arap Camii de (717’de inşa edilen bina, 1475 yılında camiye çevrilmiş) bu bölgede. Tarihi dokusunun yanı sıra modacıların, tasarımcıların, vintage dükkanların buluşma noktası olarak renkli, keyifli bir semt. Salt Galata Müzesi’nde yer alan Neolokal, fine dining seviyorsanız mutlaka gitmeniz gereken bir lokanta.
Adını dünyanın en eski 2. Metrosundan alan semt: Tünel
Adını Taksim’i Karaköy’e bağlayan ve “Dünyanın en eski 2. Metrosu” olan, 147 yıllık Tünel’den alan bu semt; 1871 yılından beri çalışır durumda olan metrosunun dışında İstanbul’un en gözde turistik alışveriş caddesi olan Galip Dede Caddesi (yokuşu) ve Galata kulesi ile anılır. Bu cadde, müzik mağazaları, hediyelik ve tasarım eşya mağazaları, küçük butikler, kafelerle İstanbul’un en canlı, hayat dolu caddelerinden biridir.
Galata Mevlevihânesi Müzesi:
Galip Dede Caddesi’nin girişinde, sol kolda, Galata Mevlevihânesi Müzesi bulunur. Burası, Sufizmin kurucusu Mevlana’nın müridlerinin (Mevlevilerin) ibadethanelerinin, kutsal emanetlerinin, İslam sanatlarından Ebru ve Hat sanatı örneklerinin sergilendiği bir mekandır. Bir Sema (Mevlevi) Ayinine tanık olmak isterseniz www.biletinial.com sitesinden bilet alarak (kapıdan bilet alınmıyor) bu çok etkileyici dini töreni Müze içindeki ibadethane salonunda izleyebilirsiniz. Sema ayini sadece Çarşamba günleri, saat: 19.30’da.
Galata Kulesi:
İstanbul’un simgelerinden biridir ve instagram’da en çok paylaşılan İstanbul karesi Galata Kulesi’dir. Bizans İmparatorluğu döneminde, Galata semtinin Ceneviz kolonisi olduğu 14. yüzyılda, Cenevizliler tarafından yapılmış kule, Osmanlı döneminde önce zindan daha sonra yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. İçinde İstanbul’un tüm dönemlerini yansıtan eserlerin sergilendiği bir de müze bulunur. Kule’nin en üst katı, İstanbul’un en güzel panoramik manzaralarından birine sahiptir. Galata Kulesi, Akdeniz ve Karadeniz’deki Ceneviz Kuleleri ile birlikte UNESCO’nun Geçici Miras listesinde yer alır. Galata Kulesi’nin hemen dibinde, İstanbul’un en eski Caz Kulubü olan Nardis Jaz Club, tarihi ve sıcak atmosferi ile müzik dolu, keyifli bir gece geçirmek için ideal. Ancak rezervasyon yaptırmadan gitmeyin, mekân oldukça küçük.
TOPLANTI MEKANINA YÜRÜME MESAFESİNDE
Nişantaşı:
Adını Osmanlı padişahları 3. Selim ve 2. Mahmut’un semte diktiği iki nişan taşından (kitabe) alan bölge, üst gelir grubuna hitap eden dünyaca ünlü markaların mağazalarına, galerilere, lokantalara sahiptir. Alışveriş yapmak ve kaliteli zaman geçirmek isteyenlerin ilk tercih ettiği semt, kentin Avrupa Yakası için Nişantaşı’dır. Maçka Caddesi, Mim Kemal Öke Caddesi, Abdi İpekçi Caddesi üzerinde birbirinden şık mağaza, kafe, restoran, lüks oteller ve eğlence mekanları bulacaksınız. Tuz dökme stiliyle ünlenen Nusret’in steakhouse’lardan biri ve henüz o kadar ünlü olmasa da benim Kliniğim de bu bölgede, Maçka Caddesi üzerindeJ
Bomonti Antika Pazarı:
Burası İstanbul’da kurulan en büyük antika pazarı. 400’den fazla tezgahın açıldığı bu vintage/antika pazarında; plaktan, tesbihe, vintage gözlükten, antika paraya, takıdan fincana ne ararsanız var. Bünyesinde açılan yiyecek içecek tezgahlarında, Türk mutfağının sevilen lezzetlerinden el açması gözleme dahil birçok ev yapımı atıştırmalık da bulacaksınız. Sadece Pazar günleri kurulan antika pazarını, 09.00-18.00 arası ziyaret edebilirsiniz. Pazarın hemen arkasında, İstanbul’a tepeden bir bakış için Hilton Bomonti Otel’in Cloud 34 Bar’ı var ve kokteylleri çok güzel.
Kültür-sanat-yeme-içme konsepti: Yapı Kredi Bomontiada
Bir konser deneyimi yaşamak, öncesinde birkaç kadeh içki içmek, yemek yemek isterseniz bir etkinlik adacığı olan Bomontiada’yı tavsiye ederim. İçinde İstanbul’un en popüler konser mekanlarından Babylon’u barındıran Ada’da, Türk ve dünya mutfağından örnekler sunan birçok restoranlar, kafe-bar bulunuyor. Mekânda dünyaca ünlü fotoğraf sanatçımız Ara Güler’in birçoğu eski İstanbul’a ait kareler barındıran, Ara Güler Müzesi’ni gezebilir,
Babylon konserler programı için: https://babylon.com.tr/tr/etkinlik-takvimi adresine göz atabilirsiniz.
KARAKÖY-ORTAKÖY BOĞAZ HATTI
Galataport:
Burası Karaköy semtinin yeni incisi ve geleceğin en hareketli limanlarından biri olmaya aday. Yerin altına inşa edilmiş 29 bin metrekarelik bir terminale sahip Galataport, tarihi limanı modern bir çehreye dönüştürerek yepyeni bir mimariyle ortaya çıktı. Onlarca mağaza, yeme-içme, eğlence mekanını barındıran bu dev kompleks, şahane manzarasıyla da kalbinizi fethedecek. Limanda, 1848 yılında yapılıp restore edilerek şehre kazandırılan Tophane Saat Kulesi ve İstanbul’un önemli kültürel mekanlarından biri olan Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne ait İstanbul Resim ve Heykel Müzesi de bulunuyor. Müze, Geç Osmanlı’dan 20. yüzyılın sonuna uzanan koleksiyonu ile Türkiye’nin batılı anlamda ilk sanat müzesi olma özelliğine sahip. Beşiktaş’a doğru ilerleyecek olursanız yakınlarda restore edilen Deniz Müzesi de görülmeye değer.
Dolmabahçe Sarayı:
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde köşk olarak yapılan, daha sonra gelen padişahlarca aynı yere yeni saraylar inşa edilerek günümüze gelen Dolmabahçe Sarayı, Cumhuriyet’in ilanından sonra da Cumhurbaşkanlığı konutu olarak Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ev sahipliği yaptı. Sarayın üç temel bölümü Harem, Mabeyn, Saat Kulesi ve Dolmabahçe Camisi’dir. 285 oda, 46 salon, 6 hamam bulunan bu Saray, 110 bin metrekare alan üzerine kurulmuştur. İçindeki saat kulesi, İstanbul’un simge tarihi eserlerinden biri kabul edilir.
Ortaköy Meydanı:
Ortaköy, Boğaziçi Köprüsü’nün Avrupa ayağının altında yer alan, en güzel boğaz köprüsü fotoğraflarının çekildiği, şehrin en canlı çarşılarından birine sahip, turistlerin hediyelik eşya için sıkça tercih ettiği bir semttir. Bu semtin sembolü muhteşem konumu ve neo barok stilde inşa edilmiş yapısıyla Ortaköy (Büyük Mecidiye) Camii’dir. Osmanlılar döneminde, Sultan Abdülmecid tarafından 1853’te yaptırılan bu eser, restorasyonlardan geçse de halen çok görkemlidir.
Ortaköy, İstanbul’un kozmopolit yapısını da temsil eder; Bizans döneminden kalma ve bugünkü binası 1856 yılına dayanan Ayios Fokas isimli bir Rum Ortodoks Kilisesi, Dereboyu caddesinde yer alan 1839 yılında yapılmış olan Surp Krikor Lusavoric Ermeni Katolik Kilisesi ve yapımı 14’üncü yüzyıla dayanan Etz Ahayim (Hayat Ağacı) isimli bir Sinagog bu semtte birbirine yürüme mesafesindedir ve hepsi ibadete açıktır.
Boğaz:
Dünyanın belki de en güzel coğrafyası İstanbul Boğazı’dır. Şehrin içinden geniş bir nehir gibi geçerek Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayırır. Boğaz boyunca her küçük derenin kenarına küçük köyler kurulmuştur. Her iki yakada sıralanan bu küçük semtlerin her biri bir lezzeti ile ünlüdür. Aydınlık, ılık bir günde Boğaz vapuruna binip küçük iskeleleri ve köşkleri, yalıları ile Boğaziçi köylerini denizden görmek, bir durakta inip bir şeyler yemek ve yola devam etmek benzersiz bir keyiftir. İstanbul’un eğlence hayatı boğaz boyunca yaşanır. Gece kulüpleri, balık lokantaları ve barları ile en gözde semtler Kuruçeşme, Arnavutköy ve Bebek’tir. Biraz daha ilerde nefis bir Osmanlı köyü olan Emirgan yer alır. Sabancı Müzesi çok zengin bir sanat koleksiyonuna sahiptir. Müzenin içerisinde yer alan MSA Restoran, nefis manzarası ve sıcak atmosferi ile şehrin en güzel fine dining mekânlarından biridir.
NEREDE NE YEMELİ?
Fine Dining points:
Lokanta 1741:
300 senelik Cağaloğlu Hamamı içinde muhteşem bir Türk mutfağı deneyimi yaşayın. Pazar günü kapalı.
Tuğra Restaurant (Çırağan Sarayı):
Tarihi bir dokuda, otel olarak hizmet veren bir Osmanlı Sarayında, Osmanlı Saray Mutfağını keşfedin.
Feriye Lokantası:
İstanbul’un en güzel manzaralarından birine sahip Feriye Sarayı’nda bulunan denize sıfır bu lokantada mönüde Türk Mutfağının sevilen lezzetleri ve Dünya Mutfağından seçme tatlar var.
Topaz Restaurant & Bar& Lounge:
Çağdaş Akdeniz Mutfağı, şahane bir manzara eşliğinde sunuluyor. İlerleyen saatlerde DJ performansı da var.
Ve diğerleri: Mikla (Pera), Neolokal (Galata), MSA Restoran (Sabancı Müzesi, Emirgan), Mürver (Galata), Sunset (Ulus).
VE DAHASI:
Geleneksel Türk Mutfağı:
Hacı Abdullah Lokantası, Antakya Mutfağı, Asitane, Sahrap Restoran.
Ocakbaşı ve kebap mekanları:
Hamdi, Zübeyir, Peymane, Ali Ocakbaşı
Meyhane:
Asmalı Cavit, Yakup, Cumhuriyet
Rakı-balık için:
Balıkçı Kahraman, Set Balık Lokantası, Balıkçı Sabahattin, Sahil, Arnavutköy Balıkçısı, Mavi Balık, Karaköy Lokantası.
Akdeniz-Ege mutfağı için: Leb-i Derya: Taksim’in en güzel manzaralı mekanlarından biri. Mezeleri çok lezzetlidir, tavsiye ederim.
Thai mutfağı: Pera Thai, Çokçok
Hint mutfağı: Dubb Indian Bosphorus
Sushi: Naomi Sushi Bar & Restaurant, Miyabi, İyoki, İnari Omakase
ISAPS Toplantı alanı içinde:
Gastronomi ve eğlence kompleksi: Dekk ve Borsa Lokantası. Her ikisi de Lütfi Kırdar Kongre Sarayı (toplantı mekânı) içinde.
GECE KULÜBÜ ÖNERİM:
360 İstanbul:
İstiklal Caddesi’ndeki tarihi Mısır Apartmanı’nın en üst katında panaromik vie İstanbul manzarası, zengin içki mönüsü, DJ showları. Hafta sonları daha bir canlı.
Sortie:
Boğaz’da Kuruçeşme’nin en güzel manzaralarından birine sahip, içinde restoran ve barların olduğu bir eğlence kompleksi olan mekân, geç saatlerde hareketleniyor, turistlerin uğrak yerlerinden biri.
Sunset:
Şehrin ödüllü fine dining restoranlarından biri olan, özellikle sushi severlerin uğrak noktası olan Sunset, barıyla da ileri saatlerde hareketlenen, manzarası ile de sevilen bir mekân.
Babylon:
Burası İstanbul’un en popüler konser mekanlarından biri. Gastronomi & eğlence kompleksi Bomontiada içinde yer alıyor. Programı gözden geçirin: https://babylon.com.tr/
Ruby:
Ortaköy’de yemek ve eğlence için gidilebilecek en tatmin edici mekanlardan biri. İki kat gece kulübü ve bir katı restoran olan mekânda DJ dışında zaman zaman canlı müzik performansı da oluyor.